Türk idare hukuku içinde esas anlamda bir düzenleme konusu olmayan ve daha çok yargı kararları ile şekillenmiş olan yetki devri, Danıştay’a göre; “bir konuda karar almak, eylemde bulunmak veya emir vermek hakkını başkasına devretmek ve elde edeceği sonuçtan onu sorumlu tutmak” anlamına gelmektedir. Yetki devri ile kanunların açıkça öngördüğü haller kapsamında; üstün, yetkilerinin bir kısmını, belli bir süreyle kullanması için astına devretmesi söz konusudur. 1982 Anayasasının 6. maddesi kapsamında ve Danıştay kararları çerçevesinde ise “yetki”, bir kamu düzeni sorunudur; kanun koyucu tarafından kime verilmiş ise ancak o, bu yetkiyi kullanabilir ve yine kanunun açık izni olmadıkça yetkili makam veya merci yetkisini devredemeyecektir. Yetki devri kavramı, üstle astların daha verimli çalışmalarını sağladığı için kullanılması gereken bir yönetim tekniği olarak anlaşılmalıdır. Bununla birlikte üstün bizzat yaptığı bazı gündelik, basit işler için astlarını görevlendirmesi yetki devri olarak görülmemelidir. Ayrıca yetki devrinde, devredilen yetkiler, geri alınmadıkça, devreden tarafından kullanılamaz. Aksi halde, “yetki tecavüzü” söz konusu olur.
Önemli bir husus olarak; esas görevlisi bulunmadığından vekalet ile yönetilen makama yetki devri yapıldığını söylemek ise mümkün değildir. Zira vekaleten atanma mevzuatın öngördüğü usullere tabidir ve bu bakımdan daha kapsamlıdır. Diğer bir önemli husus da, idari makam ve kamu görevlisinin yetkilerinin tümünü devretmesinin yani “tam yetki devri” durumunun olanaksız olmasıdır. Bu yüzden devir yasağı bulunan yetkiler, kısmen dahi olsa devredilemezler.
Vekalet ise en anlaşılır haliyle, bir başkası adına hareket edebilmek için yetkilendirilmeyi ifade eder. Vekalette vekil, yetki devrinin aksine, asılın sahip olduğu karar alma ve imzalama dahil, bütün yetkileri kullanabilir. Vekalet etme bu bakımdan yetki devri ve imza yetkisinden daha kapsamlı fakat hizmetin gerektirdiği durumlarda “istisnai” olarak başvurulacak bir yoldur. Yetki devrinde kamu hizmetlerinin daha hızlı ve sağlıklı işlemesi amacı ön plana çıkarken, vekalet makamı daha çok kamu hizmetlerinin sürekliliği özelliğine yönelen bir uygulamadır. Bu nedenle vekil, yetkisini, kamu hizmetinin aksamasını önlemek amacıyla gündelik, rutin işlerle sınırlı olarak kullanmaya özen göstermelidir. Vekaleten atanma, o göreve asaleten atanma usulüne tabidir. Vekalet, kamu görevine ilişkin bir kadronun, ölüm, istifa, görevden alınma vb. nedenlerle sürekli yada izin, hastalık vb. nedenlerle geçici olarak boşalması gibi hallerde söz konusu olabilir. Yetki devrinde ise üstlerin, yoğun iş yüklerinden kısmen de olsa kurtulmak veya astların sorumluluk duygularının gelişmesine yardımcı olmak gibi amaçları söz konusudur.
Yetki devri ve vekaletin farklılıklarının araştırılması alanında uzman avukattan danışmanlık alınması halinde; ilerleyen zamanda hukuki ve cezai sorunlar yaşanması önlenebilir.
Yetki devri ve vekaletin farklılıklarının araştırılması alanında uzman avukatın hukuki yardımı ve takibine başvurmak mümkündür.
“Türk idare hukukunda yetki devri ve vekaletin farklılığı nedir? Yetki devri ve vekalet nasıl oluşur?” şeklinde oluşabilecek sorulara en kısa şekilde yanıt bulmak için, alanında uzman avukatın görüşüne başvurulabilir. *YA004
Yazar: Arb. Av. Cem BOZKURT (A.D.B.-18125/İst. Barosu-57555)
